D. Şener Yıldırım
Ara ara aklıma geliyor kafa yoruyorum: “Acaba bir hayvanı evlat edinmek için mahkemeye başvursam ne olur?” diye. Bu düşüncemi çevremdeki arkadaşlarımla her paylaştığımda, sonuç çıkmasa bile hayvanların “birey” olarak tanınması konusunu gündeme taşıyabileceği için olumlu geri bildirimler aldım.
Nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini düşünürken New York Mahkemesi’nde iki şempanzenin “birey” olarak tanıması ile ilgili dava gazetelerin ilk haberleri arasına girdi. İnsan olmayan “birey” kavramının Türkiye’de tartışılır olması için konuyu Özgür Hukukçular Platformu Çevre Komisyonu’ndaki avukat arkadaşlara taşımaya karar verdik. Ancak patlayan bombalar, her yana savrulan ceset parçaları, darbe girişimi, OHAL, işten çıkarmalar, hukuksuz tutuklamalar, sınır ötesi savaş, iç savaş ve ülkenin hızla diktatörlüğe sürüklenmesi gibi baş döndürücü hızla sürekli değişen gündem, bizi de içine çektiğinden bu konuda herhangi bir somut adım atamadık.
Hayvanların birey olarak tanınması konusunun ikincil olması nedeni ile değil, yoğun gündem içinde hiç bir şeye yetişemediğimizden dolayı konunun sadece düşüncede kaldığını belirtmek istiyorum. Nasıl yetişebiliriz ki? Neredeyse tüm muhalifler baskı altına alınmış, yetmemiş tutsak edilmişler. Az kişiydik; daha az kişi olduk. Dışarıda kalan ve iktidarın tüm baskılarına karşın sinmeyen kişiler eskisinden daha fazla çaba harcamak zorunda kaldı, özgür bir dünya düşünü gerçekleştirebilmek için.
Şu sıralar diktatörlüğün oylaması gündemi ile boğuşurken Facebook’ta WWF (World Wildlife Fund)’in “Bir orangutanı evlat edinin” başlıklı kampanya ilanını gördüm. Facebook’ta ücretli olarak yayınlanan bağlantıyı heyecanla tıkladığımda büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaştım. Aslında geçmişi skandallar ve ekoloji mücadelesini baltalamalarıyla ilgili sabıkalarla dolu bu kurumdan hayvan özgürlüğü konusunda bir girişim beklemem hataydı. Ama hayvan özgürlüğü benim için o kadar önemliydi ki bir an için umutlanmıştım. İlana tıkladığımda karşılaştığım şeyin bırakın hayvan özgürlüğü ile ilgisini, tamamen hayvan sömürüsü olduğunu gördüm.
İlan, “Orangutan Evlat Edinin” başlığını taşıyor ve altındaki metinde şu bilgilere yer veriliyordu: “Asya’da, bir dev maymun türü olan orangutana ev sahipliği yapan orman alanları hızla yok oluyor; ağaçlar tarımsal faaliyetlere yer açmak için kesiliyor. Ekolojik, ekonomik ve kültürel açıdan gezegenimizin en önemli canlılarından biri olan orangutan WWF’in öncelikli türlerinden biri. Bunun için biz, orangutanların doğal ortamlarında yaşamalarını ve gelişmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Koruma çalışmalarımızın devam etmesi için desteğiniz çok önemli.” Buraya kadar güzel… Öyle ki içinde biraz olsun hayvan sevgisi olan insanları “Nasıl katkı verebilirim?” diye düşünmeye bile itebilirdi. Ayrıca hayvanların tarım alanı açmak için yaşam alanlarından koparıldığı gerçeğini bile dile getirmişti.
Metnin devamı ise tamamen bir felaket. Bakın ne diyor devamında: “Doğum Günü, Yeni İş Tebriki, Anneler Günü, Babalar Günü, Yeni Yıl, Sevgililer Günü gibi özel günlerde kendiniz ya da sevdikleriniz için bir orangutan evlat edinerek onlara harika bir hediye verebilirsiniz ve çalışmalarımıza destek olabilirsiniz.”
– 25 TL bağışınızda e-sertifikanızı tasarlayabilir ve anında e-posta adresinize gönderebilirsiniz.
– 50 TL bağışınızda sertifikanızın isme özel hazırlanmış halini basılı olarak belirteceğiniz adrese gönderiyoruz.
– 85 TL bağışınızda isme özel hazırlanmış basılı sertifikanızla birlikte özel hediyelerinizi belirteceğiniz adrese gönderiyoruz.
Bu metin, bir hayvanı evlat edinmekten daha çok hayvanlar üzerinden para kazanmaktan başka bir şey ifade etmiyor. Aslında tam bir hayvan sömürüsü…
Ne yapacaklar toplanan parayı? Hayvanların yaşadığı alanları satın alıp tarım arazisi açılmasının önünü mü kesecekler? Yoksa para karşılığı insanları tarım arazisi açmamaya mı ikna edecekler? Hani böyle “ulvi” amaçları dahi olsa bile böyle bir şey hayvanların gerçekten kurtuluşu olabilir mi?
Toplamayı düşündükleri paranın nereye gideceğini söyleyeyim. WWF profesyonel bir kurumdur ve yüzlerce, binlerce profesyonel çalışanı bulunmaktadır. Bu para çalışanların giderleri ve maaşlarının ödenmesi, daha da vahimi parayı toparlayabilmek için yürütülen reklam ve tanıtım faaliyetlerinin giderleri için kullanılacaktır. Zaten kullanılıyor da.
WWF’e öfkem kabarmışken benzer bir kampanyanın Greenpeace tarafından yürütüldüğünü gördüm aynı gün içinde. Sanki birbirlerinden feyz almışlar ve hayvan sevgisini sömürmeye kalkmışlar aynı anda.
WWF ve Greenpeace bu davranışlarıyla ekoloji mücadelesinin birer “Truva Atı” olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Hayvanları sömürerek “bağış” toplayan bu kurumlar, bağışta bulunan insanların “Üzerime düşeni yaptım” şeklinde düşünmesine yol açmaktadır. Üzerine düşeni yaptığını düşünen insan pasifize olur. Oysa, yok olma tehlikesiyle ile karşı karşıya olan hayvan türlerinin bağışa değil, acaba ne yapabilirim diyen insanların hayvan tutsaklığı problemini sorgulayabilmelerine ihtiyacı var.