Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Bir Komün Deneyimi: Longo Maï

    5 Haziran 2023

    Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nin kapatılması için kampanya başlatıldı

    18 Nisan 2023

    Yaşamımızın efendisi olma düşlerinin sonu

    29 Haziran 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Yeşil ÖfkeYeşil Öfke
    Demo
    • Güncel
    • Ekoloji Gündemi
    • Yazılar
      • Makaleler
      • Seçtiklerimiz
      • Çeviriler
      • İleri Okumalar
    • Yaşam
    • Röportaj
    • Belge ve Raporlar
    • İletişim
    Yeşil ÖfkeYeşil Öfke
    Home»Yazılar»Makaleler»Her köye, her kasabaya, her siteye bir nükleer reaktör!

    Her köye, her kasabaya, her siteye bir nükleer reaktör!

    Editor15 Şubat 2017Updated:13 Nisan 2023
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    E hani nükleer santraller ileri teknoloji ile yapılıyordu, hani birilerinin dediği gibi evlerdeki tüp gazdan farklı değildi, hani uçak düşecek düşebilir diye uçağa binmeyecek miydik?

    Afşin – D. Şener Yıldırım

    ABD kökenli bir firma, tasarlamış olduğu, bir kamyonun arkasına bile sığabilecek kadar küçük modüler nükleer santral planlarını yayınladı. Görünen o ki nükleer kâbus düşündüğümüzden çok daha yakın bir gelecekte farklı boyutlara taşınacak, dünyayı fitili ateşlenmiş bir bombaya dönüştürecek.

    Sciencealert’ta yayımlanan metinde tanıtımı yapılan santrallerin arkasındaki firma olan NuScale Power, bu kendine özgü (kapalı sistemde çalışan) tasarımı olan santralin 50 megawatt  elektrik üretme kapasitesine sahip olacağını söylüyor.

    29,7 metre uzunluğunda olan santraller, aynı zamanda Fukushima’daki felaketin sorumlusu olan ve Mark 1 olarak adlandırılan reaktör tasarımları gibi gerekli testlerden geçmedi. Buna rağmen enerji endüstrisi çevrelerinde heyecanla karşılanan bu santrallerin dünyanın dört bir yanını nükleer atık alanına çevirme olasılığı belli ki göz ardı ediliyor ve tabii ki projeyi yürüten firma yetkilileri de bunu açıkça söyleyecek değil. Her fırsatta nükleer santrallerin güvenli olduğunu dile getiren nükleer enerji endüstrisi lobisi projenin ana fikrini dillendirirken, kendisiyle de çeliştiğini fark edememiş olsa gerek, “Ana fikri, her biri kendi içinde izole, pek çok birimin bir araya getirildiğinde enerji üretmesi üzerine kurulu, gelecekte olması muhtemel kazaları sınırlıyor ve potansiyel olarak bize çok daha güvenli enerji sunuyor.”  tezini savunurken, bize de “Gelecekte olması muhtemel kazaları sınırlıyor”un altını çizmek kalıyor.

    Proje tanıtımında “Dünyanın elektrik ve temiz su ihtiyacı gelecekte ciddi anlamda artacaktır.“ diyen NuScale Power CEO’su John Hopkins, kendilerine bir “ekoloji aktivisti” rolü belirleyip “Bizim teknolojimiz, insan hayatının kalitesini ve çevresini iyileştiren temiz ve güvenilir bir enerji kaynağı mücadelesinde birleşebilir.” demeyi de ihmal etmiyor.

    Bugün nükleer santrallere çok ciddi yatırımlar yapan ABD’nin elektrik ihtiyacının %20’sinin ülkedeki 99 Nükleer Güç Santrali tarafından üretildiği biliniyor. Halen faaliyette olan reaktörlerin gün geçtikçe kullanım ömürlerinin sonuna yaklaştığı da bilinen başka bir gerçek. Bugün ABD’de çalışan reaktörlerin önemli bir kısmının lisanslarının Nükleer Düzenleme Komisyonu tarafından 2029 -2050 yılları arasında iptal edilmesi bekleniyor. Yine bilindiği gibi ömürlerini tüketen santrallerin mümkün olan en güvenli şekilde sökülüp devre dışı bırakılması 100 yıl kadar sürüyor. Bu nedenle eğer testleri geçerse bu yeni tasarımların ilgi görmesi bekleniyor.

    Modüler reaktörler olarak tanımlanan yeni tasarım reaktörler (SMRS) fabrika benzeri tesislerde üretilebilecek ve taşınabilecek. Tanıtımda santralin bütün parçaları modüler olduğu için, örneğin bir kasaba ihtiyaç duyduğu takdirde aynı pil çıkarıp takar gibi çok sayıda modüler nükleer santrali birleştirilip ihtiyaç duyulan enerji karşılanabilecek. Lakin bu pil benzetmesi de bizim korkularımızı tetiklemekten öteye gidemiyor. Hatırlayın bugünlerde İzmir’in Gaziemir ilçesinin bir kısmı radyoaktif atıklar nedeniyle yasaklı bölge ilan edildi. Üstelik gerekçesi herhangi bir nükleer santral de değil. Sadece basit bir pil fabrikasının atıkları. Düşünün.. basit bir pil fabrikasında dahi radyoaktif tehlike önlenemezken her bir yere yayılmış bu santrallerde güvenliği nasıl sağlayacağız?

    Projenin tanıtımında yer alan bazı açıklamalar dikkatimizden kaçmıyor. Tanıtımda takım SMRS’lerin geleneksel nükleer reaktörlerden daha güvenli olacağı iddia ediliyor. Tamamen kapalı bir sistem içinde çalıştığından, mevcut santrallerde olduğu gibi reaktörü soğutmak için bozulabilecek bir pompa bulunmuyormuş.  Biz bu satırları okurken “E hani nükleer santraller ileri teknoloji ile yapılıyordu, hani birilerinin dediği gibi evlerdeki tüp gazdan farklı değildi, hani uçak düşecek düşebilir diye uçağa binmeyecek miydik?” soruları aklımıza takılıyor.

    Alt satırlara doğru biraz daha ilerledikçe nükleer santrallerin güvenli olduğunu söyleyen kurum Japonya’daki kaza ile ilgili olarak “2011 yılında deprem sonrasında oluşan Tsunami dalgası Fukushima Nükleer Santrali’ni soğutan pompayı vurduğu için yaşanan ve halen günümüzde üstesinden gelinemeyen facia ortaya çıkmıştır.” diyor.  Bizim bu satırlardan anladığımız aslında nükleer santrallerin güvenli olmadığı. Siz nasıl bir anlam çıkarıyorsunuz?

    Afşin Altuntaş D. Şener Yıldırım Nükleer Enerji
    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email
    Previous ArticleAthena, SES ETME
    Next Article Tasarlanmış bir yıkım faaliyeti: Medeniyet

    Related Posts

    Yaşamımızın efendisi olma düşlerinin sonu

    29 Haziran 2022

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    25 Ekim 2021

    İklim değişikliği bir ülkeyi haritadan siliyor

    26 Ağustos 2021
    Yazılar
    Deniz Şener

    Yaşamımızın efendisi olma düşlerinin sonu

    Güray Tezcan

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    Yeşil Öfke

    Her devlet bir kilisedir

    Dilaver Demirağ

    Yeşil Mide Bulandırdığında (1)

    Fatoş Osmanağaoğlu

    Yeşil Yeni Anlaşma vs. İlerici Enternasyonal

    Çeviriler
    Editor

    İlhaklara ve Emperyal Saldırganlığa Karşı

    28 Şubat 2022
    Dilaver Demirağ

    MİKROPLAR, HAYVANLAR VE BİZ

    24 Temmuz 2020
    Deniz Şener

    Filleri de ‘mülteci’ olarak görebilir miyiz?

    9 Mart 2020
    Editor

    Ahlaki Şizofrenimizin Nedeni: Mal Olarak Hayvanlar

    4 Temmuz 2019
    Editor

    NAMLUNUN UCUNDAKİ DÜNYA. YA DA SADELİK HAREKETİNİN SORUNU NE?

    20 Şubat 2019
    Biz kimiz
    Biz kimiz

    Özgür bir yaşam için insan merkezli yaklaşımları terk edip gezegeni paylaştığımız tüm canlılarla eşitlikçi, dayanışmacı bir ilişki kurmayı hedef alıyor, özgürleşmeyi ve özgürleştirmeyi savunuyoruz. Canlılara yönelik her türlü zulmü reddetiyoruz!

    Facebook Twitter WhatsApp
    Yaşam

    Bir Komün Deneyimi: Longo Maï

    5 Haziran 2023

    Doğanın Detaylarını Görmek

    17 Kasım 2020

    Dünya da Her Üç Çocuktan Biri Kurşundan Zehirleniyor

    31 Temmuz 2020
    Çok Okunanlar

    İlk defa görüntülenen kabile katledildi!

    25 Ekim 201726.126

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    25 Ekim 20218.560

    Ve Burdur Gölü öldü

    5 Temmuz 20198.510
    © 2023 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.
    • Nasıl Görüyoruz?
    • Ne istiyoruz?
    • Bize katılın
    • Yaz Çiz Çevir
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.