Hindistan ve Pakistan Dünya Bankası’nın aracılığını yaptığı 1960 tarihli İndus Suları Anlaşması’nı ihlal ettikleri gerekçesiyle birbirlerini defalarca suçladı. Söz konusu anlaşma geçtiğimiz 71 boyunca üç büyük savaş yaşayan iki komşu arasında altı akarsuyun ortak yönetimini sağlıyor.
Faseeh Mangi, Chris Kay ve Archana Chaudhary
Kadınlar ve çocuklar, Pakistan’ın finansal başkenti Karaçi’nin kalabalık ve mağduriyet yaşanan bir bölgesinde her gün su bulmak için kilometrelerce yol yürüyor –aynı manzara ülkenin diğer şehirlerinde de tekrarlanıyor.

Nehirler ve musluklar kurudukça, su, birbirinin ezeli rakibi olan Hindistan ve Pakistan arasında büyük bir parlama noktası olma potansiyelini taşıyor. Hindistan ve Pakistan Dünya Bankası’nın aracılığını yaptığı 1960 tarihli İndus Suları Anlaşması’nı ihlal ettikleri gerekçesiyle birbirlerini defalarca suçladı. Söz konusu anlaşma, geçtiğimiz 71 boyunca üç büyük savaş yaşayan iki komşu arasında altı akarsuyun ortak yönetimini sağlıyor.

Hâlihazırdaki anlaşmazlık en son Hindistan’ın Çenab Nehri boyunca inşa etmekte olduğu hidroelektrik projeler yüzünden yaşanıyor. Pakistan bu projelerin mevcut antlaşmayı ihlal ettiğini ve kendi su tedarikini olumsuz etkileyeceğini öne sürüyor. Pakistan Başbakanı İmran Han 27 Ocak’ta bölgeye müfettişler göndererek tespitler yaptırdı. Önümüzdeki birkaç ay içinde seçimlerle yüzleşecek olan Hintli lider Narendra Modi ise, inşaat çalışmalarına devam etme taahhüdünde bulundu; lâkin anlaşmazlığın nasıl çözüleceği ise hâlâ belirsizliğini koruyor.

Konu ile ilgili, Washington Woodrow Wilson Merkezi Güney Asya Bölümü’nün kıdemli bir ortağı olan Michael Kugelman e-postayla şu düşünceleri iletti: “Suyla ilgili gerilimler hiç kuşkusuz yoğunlaşacak ve bu da İndus Suları Antlaşmasının büyük bir sınavdan geçmesine sebep olacak –ki bu anlaşma şu ana kadar iki ülkenin su yüzünden savaşmamasına yardımcı olmuştu. İki nükleer silahlı rakibin su gibi kritik bir kaynak yüzünden giderek artan bir gerilim yaşar hale gelmesi rahatsız edici ve bu durum hem Güney Asya’da, hem de tüm dünyada güvenlik için son derece sıkıntılı sonuçlar doğuracaktır.”
Şimdilik, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkiler istikrarlı ve hatta daha olumlu yönde ilerliyor görünüyor. Pakistan’da altı aydır iş başında olan Han hükümeti Hindistan’la ilişkileri düzeltmeye çalıştı ve ülkenin güçlü ordusunun bu çabalarını desteklediğini söyledi- Yeni Delhi ise bu desteğe şüpheyle yaklaşıyor.

Su Darlığı Yönetilemez İse Sonuç Felaket Olur
Dünya nüfusunun dörtte birine ev sahipliği yapan bir bölgede, su kıtlıklarını yönetememek felaketle sonuçlanabilir. Pakistan Ordu Sözcüsü Binbaşı General Asif Gafur su meselesi hakkında geçen yıl gazetecilere verdiği bir demeçte şöyle diyordu: “Gelecekte yaşanacak herhangi bir savaş bu meselelerle ilgili olacak. Meseleye çok daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor.”
Son dönemde su anlaşmasına yönelik en ciddi tehdit Eylül 2016’da Hindistan ordugâhına yapılan terörist saldırının ardından geldi. Hindu Lider Modi “kan ve su; birlikte akamaz” dedi ve su anlaşmasını yeniden gözden geçirme sözü verdi.
Barış ve çatışma Araştırmaları Profesörü, İsveç Uppsala Üniversitesi Uluslararası Su İşbirliği Okulu Araştırma Direktörü Ashok Swain, Modi yeniden seçilirse “Pakistan’a diz çöktürmeye çalışmak için suyun bir araç olarak değerlendirilmesi ihtimali var.” Diyor.

Ona göre, “Modi iktidara tekrar geldikten sonra hemen bir şey yapmayabilir fakat Pakistan ile ilişkiler kötüye giderse, 2020-21 yılı itibariyle bu bir olasılık. Ve Pakistan’ın yeni siyasi liderleri Hindistan’da inşa edilmekte olan bu iki barajın sorunun sadece bir kısmını teşkil ettiğini biliyor olsa da, Hindistan’la yaşanacak bir su çatışması kendi kötü yönetimlerini gizlemenin iyi bir yolu olabilir.”

Dünyanın En Çok Su Sıkıntısı Çeken Ülkeleri Arasında Yer Alıyorlar
Pakistan, Hindistan ve Afganistan, dünyanın en çok su sıkıntısı çeken sekiz ülkesi arasında yer alıyor. Bazı kalabalık Güney Asya şehirlerinde yeterli su tedariki olmadan saatlerce ya da günlerce beklemek yeni normal halini almış durumda.( Akarsular buzulların azalması nedeni ile eskisi gibi beslenemediğinden yeterli oranda su taşıyamıyor* ). Tibet Platosundan çıkan ve Karaçi yakınlarındaki Arap denizine akan, Asya’nın en uzun nehirlerinden biri olan İndus nehri eski halinin bir gölgesine dönüşmüş durumda. Bu nedenle yaşanan su kıtlığı Hindistan’daki Shimla’dan Pakistan’daki Lahor’a kadar uzanan şehirlerde sürekli protestolara neden oluyor.

Çoğu Güney Asya ülkesi tatlı su arzının büyük kısmını tüketen tarıma aşırı derecede bağımlı durumda. Pirinç ve şeker kamışı yetiştirilirken tüm alana ciddi miktarlarda su salınıyor-bu da su arzının devamlılığını hayati kılıyor. Hindistan’daki hanelerin yaklaşık yüzde 60’ı tarıma dayanıyorken Pakistan’ın işgücünün yaklaşık yarısı bu sektör tarafından istihdam ediliyor.
Stockholm merkezli Küresel Su Ortaklığı’nda bölgesel uzman olan Pervaiz Amir Karaçi ve Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye atıfla “Güney Asya’nın su krizi var ”diyor ve ekliyor: “ Su yetersizliği çekilince hemen bir sosyal dalgalanma etkisine sebep olursunuz; ilk önce artacak olan yoksulluktur. Buna bağlı olarak Pakistan’ın güney bölgelerinde de aşırılıkçılık ve terörizm artacaktır.”

Küresel Ajanslar, dünyanın en büyük buzullarına sahip olmasına rağmen Pakistan’ın 2025 itibariyle kitlesel su kıtlığı ile karşılaşacağına dair vahim tahminler yapıyor. Uluslararası Para Fonu’na göre de kişi başına kullanılabilir su miktarı 1991’den bu yana üçte bir oranında düşüp 1.017 metreküpe inmiş durumda.

Karaçi’nin pek çok bölgesinde bir borudan akan su nadirdir ve kentin 15 milyonu aşkın sakini günlük su ihtiyaçlarının ancak yarısından azını temin edebilmekte. Yoğun nüfuslu Lyari bölgesinde sızdıran bir hattan su tedarik edilse bile yalnızca bir avuç eve ulaşır ki bu hat da çöp yığınlarından geçer ve lağım kokar.
30 yaşındaki balıkçı Abdulkadir Lyari’nin Khadda Market bölgesindeki köhne hatlara işaret ederek “Su geldiği zaman, kadınlar su doldurmak için çok, çok uzaklardan geliyor. Gördüğünüz gibi burada 200’den fazla kişiden oluşan bir sıra var” diyor.
Karaçi’de Suyun Yüzde 91’i içilebilir Değil

Geçtiğimiz yıla ait adli bir rapora göre Karaçi suyunun yüzde 91’i içilmek için güvenli değil. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde profesör olan James Wescoat’a göre, Pakistan’ın en fakir kent sakinleri günlük olarak kişi başına sadece 10 litre suya erişebiliyor ki bu rakam olması gereken günlük ihtiyacın sadece beşte birine tekabül ediyor.[1]
Dünya Ekonomik Forumu, su krizini Pakistan’daki en büyük risk olarak değerlendirdi. Aynı değerlendirmenin üçüncü sırasında terör saldırıları yer alıyor. Karaçi Belediye Başkanı Waseem Aktar, Bloomberg’e yaptığı açıklamada şehrin yaygın su kaçaklarının ve hırsızlıkların üstesinden gelmesi gerektiğini ve fakat finansmanın yetersiz olduğunu söyledi.
Yeni Delhi merkezli ve hükümete ait düşünce kuruluşu NITI Aayog’ın tahminlerine göre Hindistan’ın su talebi mücavir alanda 2030 yılı itibariyle mevcut arzın iki katına çıkacak. Bu da ülkenin 2050’li yıllardaki ekonomik büyümesinde % 6’lık bir kayba sebep olacak.
Meselenin halli için bölgesel işbirliğine ihtiyaç duyulmakla birlikte Hindistan ve Pakistan arasında koordinasyon çok az gerçekleşiyor- onlarca yıllık nehir paylaşım anlaşması hariç. Yine de, sınırın her iki tarafındaki yetkililer acil bir şekilde hareket etmeleri gerektiğinin bilincindeler.
Hindistan Merkezi Su Komisyonu Başkanı S. Massod Hussain “Kriz yakınımızda” diyor ve ekliyor: “Su kaynaklarımızı daha iyi yönetmeye ihtiyacımız var.”
Çev: Dilaver Demirağ-Nesrin Aytekin Torun
* Parantez çevirmene aittir
[1] Su konusunda çalışan uzmanlara göre bir kişinin temizlik, mutfak, banyo vb. tüm ihtiyaçları için günlük tüketmesi gereken asgari su miktarı 60 lt civarında. (ç.n)