Kapitalizmin “nimet” olarak sunduğu sözde “konfor”un bedelini kimler ödüyor?
Çeviri / Yorum: Betül Taylan
“Kapitalizm, doğaya ve doğala aykırı biçimde, ‘sistemsizliğin sistemi’ olarak yozlaştırmanın bozgunculuğuyla acımasızlığın doruk noktasında. ‘Sistemsizliğin sistemi’ kurgusunu, hiç bir etik değeri tanımamakta, kültür ve geleneklerin canına okumakta, canlı yaşam hakkını, ancak kendi çıkarlarıyla sınırlayarak kendi denetimi altına almakta buluyor. Bilimsel ve teknik gelişmeleri saptırıp, biyoloji-genetiği zehir, kimyayı silah, fiziği metalaştırma aracı olarak kullanıyor. İnsani gereksinimleri de yapay bir dünya üzerinden yeniden tanımlayarak, nesneleştirdiklerinin “değiştirilebilir / yenilenebilir” olması gerektiğini dayatırken, eşyaya bağımlı bir dünyayı “doğalında” bir zorunlulukmuş gibi sunuyor. Bu anlamda giderek teknoloji ve plastik çöplüğüne dönen gezegen ve tüm canlı yaşam da tehdit altında.
Sistem, aynı zamanda ikiyüzlülüğünü de saklama ihtiyacı duymuyor. Kapitalizmin kontrolündeki gıda dağıtımının adaletsizliği ve savaşla, ölümle burun buruna yaşatarak yardım kampanyalarına muhtaç ettiği çocukların ticaretini yapıyor. [UNICEF’in verilerine göre dünya çapında 50 milyon çocuk evinden uzakta. Son 10 yıl içinde göç etmek zorunda kalan çocukların sayısının çifte katlandığı belirtiliyor. (Deutsche Welle 07.09.2016)] Tarımdan ev işine, tekstil, teknoloji sektörleri ve madenlere kadar zorla çalıştırma, çocuk asker, aynı zamanda gelişen teknoloji ve yaygınlaşan internetle birlikte seks işçiliği ve çocuk pornografisinde kullanımları da artıyor.
Hayatımızı kolaylaştırdığı söylenen teknoloji, bu sistemde herkes ve her canlı için ne ifade ediyor?”
Apple’ın asla görmenizi istemediği, Teknoloji Sektörünün 12 korkunç fotoğraf.
Amerikan kamusu toplumu çalıştırmak için dijital teknolojiye daha çok harcama yaptığından, ABD teknoloji endüstrisi de gelişiyor. Yeni becerikli aletler her yıl pazarı dolduruyor, ve en üst teknoloji şirketleri – diğerleri arasında, Apple, Microsoft, Google, IBM, HP, ve Cisco – rekor kazançlar elde ediyorlar. Ama bizim en son teknolojiye eklemlenmemiz, aynı anda atmosferimizi, suyumuzu, yerli nüfusu, ve uzun dönemde ekonomimizi öldürüyor. Buradaki 12 fotoğraf, ABD teknolojisi gelişiminin, dünyanın geri kalanı üzerindeki etkilerini gösteriyor.
Teknoloji şirketleri hammadde için çocuk işçiliğine dayanıyor.
Savaşın parçaladığı Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DKC)’nde, son on yılda kobalt, bakır ve koltan (kısaca, niyobit ve tantalit karışımı değerli siyah maden) gibi madenlere artan talep yüzünden çocuk işçiliği arttı. Halen, 5-14 yaş arası çocukların yüzde 16.9’u Kongo maden endüstrisinde çalışmaktadır. Ve Kongo’ya özgü maden yasaları ülkenin askeri güçlerinin madenleri çalıştırmasını yasaklamasına karşın, Birleşmiş Milletler, DKC’nin 200 madeninin yaklaşık yüzde 50’sini Kongo ordusunun kontrol ettiğini tahmin etmektedir. BM-Uluslararası Çalışma Örgütü, endüstriye bağlı sayısız hastalık riskleri nedeniyle, madenciliği çocuk işçiliğin en kötü biçimlerinden biri olarak bildirmiştir.
Akıllı telefon ve dizüstünde kullanılan madenlerin çıkarılması için en az 40,000 çocuk zorla çalıştırılıyor
Kongo’nun maden yasalarının etrafından dolaşmak için, Kongo askeriyesi, son derece tehlikeli şartlarda çalıştırmak için işçileri zorla askere almasına izin veren “küçük ölçekli madencilik”* kuralları altında hareket ediyor. BMS Dünya Misyonunun (hristiyan misyon organizasyonu) 2010 çalışmasına göre, DKC’ndeki 100,000 maden işçisinin yüzde 40’ı 18 yaş altı çocuklar. Çocuklar madenlerde çalıştırılmak için sık sık ordu tarafından zorla askere alınıyor, ve günlük yalnızca 1-5 $ arası ödeme yapılıyor. Madenlerde çalışan çocukların yüzde 66’sı okulu bitiremiyor, ve yüzde 77’si günde yalnızca bir öğün yemek yiyor.
*Küçük Ölçekli Madencilik;
“Kapitalizme göre ‘gelişmekte olan uluslar’ için yeni gelişen önemli bir sosyo-ekonomik sektör olarak Küçük Ölçekli Madencilik; bir madencilik şirketi tarafından resmi olarak işletilmeyen, sezonluk, elekle altın aramak gibi daha çok el aletleriyle yapılan “geçimlik” iş.” (https://en.wikipedia.org/wiki/Artisanal_mining)
“DKC’nde madencilik tarihi, 1971-1997 arası adı Zaire olan bölgede, 1998’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin doğmasıyla başlar.
BM’e göre, Ruanda, Uganda ve Burundi’nin 1998’de DKC’nin doğu ve güneydoğusunu kuşatmasının ardından, 1998-2003 arası ikinci savaş döneminde -Kongolu, Ruandalı, Ugandalı ve yabancı- siviller tarafından büyük ölçüde yağmalama başladı. Başlangıçtaki işgal taktikleri üzerinde çalışılırken, askeri komutanlar da yabancı şirketlerle Kongo’nun geniş maden rezervleri için iş anlaşmaları yapıyorlardı.
…Maden stoklarının tükenmesiyle birlikte toplu yağmalama da sönümlendi, ve komutanlar askerlerini küçük-ölçekli yağmaya katılmaları için teşvik etti, bu da ‘aktif madencilik evresini’ başlattı.” (https://en.wikipedia.org/wiki/Mining_industry_of_the_Democratic_Republic_of_the_Congo)
ABD teknoloji endüstrisini besleyen madenleri 1994 Ruanda Soykırımının arkasındaki gruplar işletiyor.
Dünya’daki koltanın yaklaşık yüzde 80’i DKC’nin elinde. DKC’ndeki koltan madenciliğinin çoğunu, Kongo ulusal ordusuyla birlikte, Uganda, Ruanda ve Burundi militerleri konrol ediyor. 1994’deki 800,000 Ruandalı katliamının ardındaki bir grup, Ruanda Özgürlüğü için Demokratik Güçler grubu. Ruanda’nın kendi topraklarında koltan olmamasına rağmen, 1995’te 50 ton olan koltan ihracatı 1998’de 250 tona çıktı. 2001’de Birleşmiş Milletler, Amerikan şirketlerinin sömürge madenleri satın almasının “DKC’ndeki çatışma motoruna” hizmet ettiğini rapor etti.
Apple’ın en büyük üreticisi işçilerin intiharını engellemek için şebeke kurdu – ama işçiler hala kendilerini öldürüyor.
Apple Akıllı telefon ve Tablet’in baş üreticisi fason üretici Foxconn Çin’in en büyük özel sektör işletmesi. Aynı zamanda Dell, Motorola, Nintendo, Nokia ve Sony için de elektronik üretiyor. Foxconn’da belli ki çalışma şartları o kadar kötü ki teknoloji üreticisi, 2010’da Foxconn Shenzen tesisinde 14 işçinin ölümüyle sonuçlanan intihar furyasının ardından tesislerine intihar şebekeleri yerleştirdi. Foxconn aynı zamanda, 300-400 bin işçinin kaldığı fabrika lojmanlarının camlarına, işçilerin kendi ölümlerine atlamasını önlemek için parmaklıklar taktırdı.
Yine de, Foxconn işçileri her yıl intihar teşebbüslerine devam ediyor, -2010 ve 2013 arası 7 işçi daha intihar etti. Başka bir Foxconn çalışanı da Ağustos’da (2015) ölüme atladı. Foxconn Chengdu tesisi çalışanları 2011’de, intihar etmelerini yasaklayan bir kontratı imzalamaya zorlanmıştı.
İntiharlara yanıt olarak Foxconn toplantılar düzenledi ve çalışanların moralini düzeltme hamlesi olarak, aylık 293$ (günlük olarak yaklaşık 9.70$ ek) artış yapacağını duyurdu. Ama şirket binalarından intihar şebekelerini hala kaldırmadı. Fotoğraftaki Foxconn toplantısını yorumlamak gerekirse, işçinin morali pek de düzelmiş değil.
Foxconn işçileri günde 17$ alıyor. Foxconn CEO’sunun bedeli en az 5.9 milyar $.
Foxconn’da ödeme ve çalışma koşulları o kadar dayanılmaz ki, her ay işgücünün yüzde 5’i -yaklaşık 24.000 kişi- istifa ediyor. New York Times’a göre, ortalama Foxconn işçisi, haftada 70 saat çalışıp günde 17$ kazanıyor. Bu arada, Foxconn’un CEO’su Terry Gou’nun 5.9 milyar $’lık bir karı var. Bu da, ortalama bir Foxconn çalışanının, üst düzey yöneticisi kadar parası olması için 347 milyon gün, ya da 951.000 yıl çalışmak zorunda olması demek. Ve eğer bu kadarı yeterince kötü değilse, Foxconn işçileri sırf iş sırasında konuştukları için ceza alıyor, ve güvenlik elemanları işçilerin konuşma-ma kuralını bozmalarını dinlemek için montaj hatlarında devriye geziyor.
Çin hükumet müfettişi Zhu Guanbing Telegraph’a, “Atelyelerde yüzlerce kişi çalışıyor ama birbirleriyle konuşmaları yasak. Eğer konuşursanız, kaydınıza siyah bir işaret konur ve bu yüzden müdürünüzden azar işitirsiniz. Hatta ceza alabilirsiniz.” dedi.
Teknoloji sanayi madenciliği kilometrelerce-genişlikte toksik atık gölleri üretiyor.
Akıllı telefon ve dizüstünde kullanılan “ender toprak madenleri”nin yaklaşık yüzde 95’i Kuzey Çin’de üretiliyor. Ama Moğolistan, bu madenlerin dünya rezervlerinin yüzde 70’ini elinde tutuyor. Tüm bu madencilik faaliyetlerinin atıkları borulardan, bazı zehirli göllerin 8 kilometrenin üzerinde çapta yayıldığı Baotou’ya -Kuzey Çin sınırında Moğolistan’a ait bir bölge- fışkırıyor. Burada, bir maden alanından yapay göle atık boşaltan bir kaç borunun görüntüsü var.
Amerika’nın en büyük teknoloji şirketleri, ülkenin en büyük vergi kaçakçısı kuruluşlarının bazıları.
Toplu olarak en büyük 5 teknoloji şirketi -Apple, Microsoft, Google, Oracle ve Cisco- yurt dışı nakdi 430 milyar doların üstünde. Yalnızca Apple, yurt dışında 158 milyar dolar saklıyor. Eğer ABD’ye getirilmiş ve yüzde 35 oranında vergilendirilmiş olsa, 430 milyar dolarda 150.5 milyar dolar eder. Bu da her yıllık iş için 50.000$’dan 5 yıl için 600.000 kamu istihdamı yaratabilir.
Alttaki şemada da açıklandığı gibi, teknoloji endüstrisinin ortalama vergi oranları, tüm sanayi kesimleri içinde en düşük olanlar arasında. New York Üniversitesi profesörü Aswath Damodaran, 7.000’in üzerinde halka-açık şirket verileri üzerinde çalıştı, ve perakende otomotiv sektörünün gelir vergisi oranının ortalama yüzde 32.7 iken, bilgisayar yazılım/servis sektörünün ve internet sektörünün oranının sırasıyla, yalnızca yüzde 10.1 ve yüzde 5.9 olduğunu keşfetti.
“Kaçırılan kazançların geri getirilmesi, vergilerinin alınması, yalnızca sistem içi çözümler ve kapitalizm açısından yeni kazanç kapıları anlamını taşıyor. Kaldı ki insanlar borçlandırılarak sistem bataklığından kurtulmaları olanaksız hale geliyor.”
Teknoloji endüstrisi büyürken, Google, Twitter ve Facebook’un başarılı çalışanları büyük bir akım halinde San Francisco ve Oakland’a topluca taşındı. Silikon Vadisi teknoloji şirketleri, şehir-merkezindeki dairelerinden işyerlerine özel otobüs servisleri kullanarak gidiş-gelişlerini bile sağladı. San Francisco Kroniğine göre, ortalama bir-odalı daire kirası şu anda, San Jose’de 2186$, Oakland’da 2469$ ve San Francisco’da 3361$. Bu durumda otobüs şoförlerinin de, hizmet ettikleri bu şehirlerdeki daire kiralarını karşılayamadıklarını ve bunun yerine kendi araçlarında uyuduklarını söylemeye gerek yok.
Teknoloji muhtemelen önümüzdeki bir kaç on yıl daha büyümeyi ve genişlemeyi sürdürecek bir sektör. Müşteriler; işçiler, çevre ve yerel topluluklara daha iyi davranılmasını istemediği sürece, teknoloji sektörünün haksız işletme uygulamaları sürecek gibi görünüyor.
“Kapitalizm, aslında tüm popülasyonları müşteri olarak görürken, bozulan sağlığınızdan, kaybettiğiniz organlarınızdan da kazanç sağladığı için, şartlarını da buna uygun hazırlar. Haksız işletme uygulamalarının “iyileştirilmesi” de, modern tıp denen ilaç/zehirlerin hastalığın yalnızca arazlarını giderip (yan etkileri ayrı), bütünüyle tedavi etmemesi gibi sonuçların ötesine geçmeyecektir.”
Orjinali; http://usuncut.com/world/12-horrifying-photos-of-the-tech-industry-apple-never-wants-you-never-see/