Dünya ekonomik ilişkilerinde çok önemli bir yere sahip gıda üretimi ve ticareti, kıtlığa yol açıyor. Artan küresel rekabet hemen her alanda olduğu gibi toprak ve toprağın tasarrufu konusunda da son derece agresif bir rekabete sahne oluyor.
Başta gıda ve enerji alanında faaliyet yürüten şirketler, özellikle sömürgeleştirilmiş ülkelerde büyük araziler satın alıyor. Bu topraklarda yaşayanları da ya sürüyor ya da kendilerine muhtaç bir şekilde yaşamaya zorluyor. Arazileri ele geçiren şirketlerin kullandığı yöntemler tamamen doğa ve insan sömürüsüne dayanıyor. Toprakları gaspedilen ve sömüründen en fazla zarar gören ülkelerden biri olan Sudan’da yaşayan insanlar, şu sıralar ciddi bir açlık tehlikesi yaşıyor.

Güney Sudan’ın bazı bölgelerinde resmi olarak kıtlık ilan edildiğini açıklayan Birleşmiş Milletlere bağlı kuruluşlar, savaş ve çöken ekonomi nedeniyle 100 bin kişinin açlıkla yüz yüze olduğunu ve 1 milyon kişinin ise kıtlıkta olarak sınıflandırılmanın eşiğinde olduğunu belirtti. Ancak BM kuruluşları karşı karşıya olunan sorunun ana nedeni olan şirketlerin hatta devletlerin Sudan topraklarını gasp edişini görmezden geldi.
Güney Sudan’daki kıtlığın mevcut durumda ülkenin kuzey-orta kesimindeki Unity bölgesini etkilediği bildirildi. Resmi olarak yapılan kıtlık açıklaması insanların açlıktan ölmeye başladığı anlamına geliyor.
Gıda, tarım ve beslenme yardımına ihtiyaç var
Güney Sudan’da hükümet ve BM kuruluşları ve diğer insani yardım ortaklarının yayınladığı istatistiklere göre Güney Sudan’ın nüfusunun yüzde 40’ından fazlası yani 4.9 milyon kişinin acilen gıda, tarım ve beslenme yardımına ihtiyacı var.
Bu çocukların pek çoğu şirketlerin toprakları gasp ettiği ölecek
Güney Sudan UNICEF Temsilcisi Jeremy Hopkins de “Güney Sudan’da tahminen bir milyondan fazla çocuk akut olarak yetersiz besleniyor; 250 binden fazla çocuk ilse hali hazırda çok ağır biçimde yetersiz beslenmiş durumda. Bu çocuklara acil yardım ile ulaşmazsak pek çoğu ölecek” ifadelerini kullandı.