Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Avrupa’nın Enerji Krizi Sonrası Yeniden Şekillenen Enerji Haritası

    12 Ağustos 2023

    Avrupa Hem Yanıyor Hem Islanıyor

    11 Ağustos 2023

    Hawaii’deki Orman Yangınlarında Ölenlerin Sayısı 53’e Çıktı

    11 Ağustos 2023
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Yeşil ÖfkeYeşil Öfke
    Demo
    • Güncel
    • Ekoloji Gündemi
    • Yazılar
      • Makaleler
      • Seçtiklerimiz
      • Çeviriler
      • Teorik Metinler
    • Yaşam
    • Röportaj
    • Belge ve Raporlar
    • İletişim
    Yeşil ÖfkeYeşil Öfke
    Home»Güncel»Büyük özgürlük hayalleri neden gerçekleşmedi

    Büyük özgürlük hayalleri neden gerçekleşmedi

    Editor30 Haziran 2019Güncelleme:30 Haziran 2019
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    D. Şener Yıldırım

    Baş tarafını okumak için tıklayınız

    Endüstri çağının büyük vaatlerinin gerçekleşememesinin nedenlerini, öncelikli olarak sınıf ve ekonomik iç çelişkilerde aramak gerekir. Ama bunun yanı sıra, başarısızlığın yine sistemin kendisinden doğan psikolojik nedenler de söz konusudur.

    Yaşamın tek amacının mutluluk ya da bir başka deyişle maksimum hazza ulaşmak olarak görülmesi ki; çevremize baktığımızsa, bu “mutluluk avı” çabasının insanları gerçek huzura vardırmaktan uzak olduğunu görebiliriz. İnsanlar mutsuz oldukları bir toplumda yaşıyor. Yalnız, çeşitli korkular altında acı çeken, ruhen dengesiz, yıkık ve bağımlı olan bu insanlar, önce bütün çabalarıyla kendilerine boş zaman yaratmaya çalışıyor, sonra da bu zamanı “öldürebildikleri” ya da geçirebildikleri oranda sevinç duyuyorlar. Ne acı bir çelişki. Tüm isteklerin tatmini, insanı mutlu etmeye yetmiyor.

    Sistemin kendi varlığını koruyup, sürdürebilmesi için, desteklemek zorunda olduğu bencillik, açgözlülük ve sahip olma ihtirası gibi karakter özelliklerinin, uyumu ve barışı sağlayacağı inancı ki ; bu teorinin doğru olması için hiçbir neden yoktur. Bencillik, bir davranış biçimi olmakla kalmaz, aynı zamanda kişinin karakterinin bir bölümü olarak da ortaya çıkar. Bencillik, insanının her şeyi yalnızca kendisi için istemesi durumudur. Bölüşmek yerine, sahip olmak kişiye haz verir.

    Sahip olmak tek hedef olunca, insan giderek daha açgözlü ve ihtiras sahibi olur. Çünkü ne kadar çok şeyi olursa o kadar çok mutlu olacağına inanır. Böylelikle kişi, herkese karşı bir düşmanlık beslemeye başlar.

    Kandırmak istediği müşterileri, iflasa sürüklemeye çalıştığı rakipleri ve sömürmeyi arzuladığı işçileri, hep onun daha az şeye sahip olmasına yol açtıkları için bencil kişinin düşmanlarıdırlar. Bu tür düşünen bir insanın, arzulan sonsuz olduğu için hiçbir zaman rahat ve huzur bulamayacağı bellidir. Onun tüm yaşamı, kendinden çok şeye sahip olanları kıskanmak ve kendinden az varlığı olanlardan da kork­makla geçecektir. Ama bu kişinin toplumda örnek bir kişilik çizebilmesi ve güleç yüzlü, akıllı, namuslu ve dost bir insan olabilmesi için, duygularını bastırarak, o yönünü hem kendinden hem de başkalarından gizlemesi gerekmektedir. Açgözlülük, toplumdaki sınıflar arasında sürekli bir savaşa yol açar.

    Günümüzde, ekonomik sistemin gelişmesini belirleyen “insan için iyi olan nedir?” sorusu, yerini “sistemin gelişmesi için iyi olan nedir?” sorusuna bıraktı. Bu yanlış anlayışın insanlara iğne gibi batan sivri ucunu gizleyebilmek için de “sistemin gelişimine yarayan her şey, insanın refahına ve mutluluğuna da yararlıdır” düşüncesini beynimize ince ince yerleştirdiler. Bu oluşturulan yapıyı desteklemek için sistemin gerektirdiği bencillik ve açgözlülük gibi özelliklerin, insanda doğumla birlikte var olan özellikler olduğu ileri sürülerek, bunların sistemden değil, insanın doğasından kaynaklandığını öne sürdüler. Bencilliğin ve açgözlülüğün bulunmadığı toplumları ise “ilkel”, o toplumlarda yaşayan insanları da “çocuksu” diye aşağıladılar… Biz de öyle yaptık…

    İnsanların doğaya karşı düşmanca davranışları

    Varoluşumuzla bağlı olduğumuz doğadan, aklımız nedeniyle ayrılmaktayız. Doğanın “garip bir varlığı” olan bizler, doğa ve insan arasındaki iş birliği ve uyumu bir yana bırakıp, doğaya egemen olmaya, onu kendi amaçlanınız doğrultusunda kullanmaya çalışmakla, doğanın dengesini bozmakta ve onu bozulup, yok olmaya itiyoruz. Doğayı fethetme arzusu ve doğa düşmanlığı gözümüzü öylesine köreltmiş ki, doğal kaynakların da bir sonu olduğunu ve bir gün tükenebileceklerini, ayrıca doğanın insandaki bu sömürücü tutuma karşı kendini savunabileceği gerçeklerini bir türlü göremiyoruz.

    Endüstri toplumları, makinalar tarafından üretilmeyen her şeye ve makina üretmeyen her insana olduğu gibi, doğaya karşı da saygısız ve umursamıyorlar. Günümüz insanları ise, mekanik ve cansız olan şeylere ve güçlü makinalara ilgi duyuyor, zarar verici eğilimlere yöneliyorlar.

    Devam edecek

    D. Şener Yıldırım
    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email
    Önceki YazıMenderes halkı direndi taşocağına izin vermedi
    Sonraki Yazı Araklı’daki selde ayakta kalan sadece asırlık taşköprü oldu

    Related Posts

    Avrupa’nın Enerji Krizi Sonrası Yeniden Şekillenen Enerji Haritası

    12 Ağustos 2023

    AMAZON’DAN HAMBCAH’A HAMBACH’TAN AKBELENE UZANAN YOL

    28 Temmuz 2023

    “Tüm Ülke İşkence Mekânı Haline Geldi”

    25 Haziran 2023
    Yazılar
    Dilaver Demirağ

    AMAZON’DAN HAMBCAH’A HAMBACH’TAN AKBELENE UZANAN YOL

    Deniz Şener

    Yaşamımızın efendisi olma düşlerinin sonu

    Güray Tezcan

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    Yeşil Öfke

    Her devlet bir kilisedir

    Fatoş Osmanağaoğlu

    Yeşil Yeni Anlaşma vs. İlerici Enternasyonal

    Çeviriler
    Editor

    NAHEL İÇİN ADALET (1)

    5 Temmuz 2023
    Dilaver Demirağ

    Sınırlar = Küresel Apartheid

    21 Haziran 2023
    Editor

    İspanya İç Savaşı’nda Anarşizm ve Ütopya

    8 Haziran 2023
    Editor

    İlhaklara ve Emperyal Saldırganlığa Karşı

    28 Şubat 2022
    Dilaver Demirağ

    MİKROPLAR, HAYVANLAR VE BİZ

    24 Temmuz 2020
    Biz kimiz
    Biz kimiz

    Özgür bir yaşam için insan merkezli yaklaşımları terk edip gezegeni paylaştığımız tüm canlılarla eşitlikçi, dayanışmacı bir ilişki kurmayı hedef alıyor, özgürleşmeyi ve özgürleştirmeyi savunuyoruz. Canlılara yönelik her türlü zulmü reddetiyoruz!

    Facebook Twitter WhatsApp
    Yaşam

    Sinema dünyasında anarşist bir figür: V FOR VENDETTA

    7 Haziran 2023

    Bir Komün Deneyimi: Longo Maï

    5 Haziran 2023

    Doğanın Detaylarını Görmek

    17 Kasım 2020
    Çok Okunanlar

    İlk defa görüntülenen kabile katledildi!

    25 Ekim 201726.126

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    25 Ekim 20218.561

    Ve Burdur Gölü öldü

    5 Temmuz 20198.510
    © 2023 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.
    • Nasıl Görüyoruz?
    • Ne istiyoruz?
    • Bize katılın
    • Yaz Çiz Çevir
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Go to mobile version