Yaklaşan referandum nedeniyle Demokrasiye ve Diktatörlüğe Karşı Anarşistler imzasıyla ortak bir bildiri yayınlayan anarşistler, referandum sonucunda EVET de çıksa HAYIR da çıksa devletin ve paramiliter güçlerin saldırılarının artarak devam edeceği öngörüsünde bulundu.
İstanbul Indymedia ‘da yer alan bildiride “İktidarın söylemleri HAYIR’ı kabul etmeyeceklerini gösteriyor. MHP ile kurulan ittifak, muhalefeti, radikalleri ve kürt hareketini topyekün ezmeyi planlıyor. EVET’le mevcut OHAL düzeni ve muhalefete topyekûn saldırı düzeni resmiyet kazanırken, HAYIR’la 15 Temmuz mizanseninde bir kaç saat içerisinde evlerine dönen cihatçı-faşist çeteler bu sefer sokaklarda silahlanmış bir biçimde rahatça cirit atacaktır.” denildi.
Muhalefetin yüreğine su serpildiği 7 Haziran seçimlerinin ardından yaşanan gelişmeler, devletin gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Gündelik hayatta en küçük hak arama ve özgürleşme çabasını bile komplolarla, baskı ve saldırılarla püskürtmekten kaçınmayan devletin, siyasal yönelimin sözüm ona ‘demokratikleşmesine’ müsaade etmeyeceği ifade edilen bildiride “özellikle yüzyıllardır kokuşmuş bir devlet geleneği altında yaşamış olan halklar olarak, devletin demokratikleşmesi için mücadele etmektense, ömrümüzü buna harcamaktansa, hapse atılmak veya katledilmektense, zaten çetrefilli geçen hak mücadelelerinin yerine neden devletin tarih sahnesinden tamamen silinmesine yönelik bir mücadele vermeyelim?” diye soruldu.
Küresel anlamda, ezilenlerin, yeryüzünün ve tüm canlıların yaşamlarına uygulanan tahakkümü meşrulaştırmak veya görünmez kılmaktan başka hiçbir fonksiyonu olmayan demokrasinin neferliğine soyunmaktansa, neden anarşiyi ve anti-otoriter mücadeleyi bir gerçeklik haline getirmek için çaba sarf edilmesini savunan anarşistler örgütlenme çağrısı yaparak önerilerde de bulundu. Bildiride yaklaşan savaşın dinamiklerine dair, anarşist, devrimci, muhalif ve radikal birey ve topluluklar açısından, izlenmesi gereken öneriler şöyle:
Parlamenter, demokratik siyasetten ve devletin açık hedefleri haline gelen, istihbaratın cirit attığı ‘kitle örgütleri’nden uzaklaşın ve birbirleriyle koordineli yerel otonom yapılar oluşturun. Bunun için çok geç kaldığımız söylenebilir. Ancak, aniden ortaya çıkan sosyal devrimler ve ayaklanmalar kendiliğinden yapılarını her zaman oluşturmuştur. Hazırlık yapmak için halen çok geç değil. Öncelik sıkı bir örgütlenme kültürü yaratmaktır.
Anarşizm ve devrim adına eylemsizliği örgütleyen, ilişkilerin altını oyan, laf kalabalığı yapan ve asalaklığı kültür haline getiren bireylerin dayattığı kısır süreçlerden en kısa zamanda uzaklaşın. Yaşam tarzı söylemleriyle mücadelenin önünü tıkayan, komün yaşam gibi yaşamsal meselelerde umut tacirliği yapan kişileri aktif çalışmalardan uzak tutun. Bu insanlar zaman içerisinde enerji emerek çalışmalara köstek olacağından, zamanınızı kesinlikle bunlarla harcamayın.
Niceliğe odaklanmayın, nitelikli insanlarla nitelikli örgütlenmeler kurun. Kuru kalabalığa gerek yok. Anarşist azınlık olarak bizi güçlü kılacak örgütlenmelere odaklanın.
Bizzat yaşadığımız mahalle, semt veya bölgede oluşturduğumuz örgütlenmelerle varlığımızı sürdürebiliriz. Özellikle, büyük şehirlerin sadece kozmopolit semtlerinde örgütlenmiş ancak, üyeleri başka semtlerde yaşayan yapıların olası bir sıcak çatışma durumunda mobilize olma şansı yoktur. Birlikte veya birbirine yakın yaşayan birey ve grupların mobilizasyonu daha yaşamsaldır.
Merkezi örgütlenmelerin kararlarındansa, mahallede bizzat bulunan birey ve grupların karar alma süreçleri daha gerçekçidir. Merkezi yapılar, birçok durumda her bölge için benzer kararları almayı dayatabilir. Bu anlamda, mahalleyi etkisiz hale getirebilir. Mahallelerde çeşitli devrimci birey ve yapılarla ittifaklar kurulabilir. Nicelik açısından güçlü olan yapıların himayesine girmek zorunda kalmamak için anarşist ve anti-otoriter örgütlenmelerin oluşturulmasının ve güçlendirilmesine çabalayın. Kendi yerelimizde tek başına tıkanmış durumdaysak, güçlü olduğumuz semtlerdeki yoldaşlara desteğe gidin. Güçlü olduğumuz yerellerde ve çalışmalarda birbirinizi bulun. Kendinizi oradan oraya savrulacağınız, kontrolü kaybedeceğiniz ve ateş hattında kalacağınız sokak hareketliliklerine sokmayın. Organize etmediğiniz ve organize olmadığınız durumlara dahil olmayın. Bu nedenle bugünden örgütlenmeye ve olası her senaryo üzerinde konuşmaya ve kararlar almaya başlayın.
“Ne de olsa, mahallede güçlü yapılar var, onların peşine düşeriz.” gibi bir düşünceyle yetinmek bizi HAYIR’cı ulusalcı solcu/faşist güçlerle yan yana düşürür. Gezi ayaklanması sırasında İstanbul’un çeşitli semtlerinde olan buydu. Mahallelerde gerçekleşen bir çok eylem Cumhuriyet Mitinglerine dönüştürülmüştü. Faşist saldırıları kendi cephelerimizi açarak püskürtelim. Devrimci, anti-otoriter ittifaklar kurun.
Yereller ve gruplar arası güvenliğe dayalı alternatif iletişim kanalları oluşturun. Sıcak bir çatışma durumunda en çok ihtiyacımız olan gruplar arası dayanışma ve destek ilişkisidir. İvedilikle harekete geçen, yanyana gelen grupların bir çok mesele karşısında ani karar alma ve eyleme geçme kabiliyeti olacaktır. Gruplarası bilgi akışını hızlı ve güvenli kılma tekniklerini ve bunun bilgisini yaygınlaştıralım. İnternetin ve telefon hatlarının kısıtlanması veya engellenmesi son yıllarda alışılageldik bir uygulama haline geldi. Buna karşı oturmuş iletişim tekniklerini geliştirin.
Yıllardır cihatçı-faşist çetelerin, bireysel silahlanmadaki aktivitesi liberal sol ve pasifist cenah tarafından sık sık teşhir edilir. Üstüne üstlük buna karşı birşeyler yapmak şöyle dursun bireysel silahsızlanma kampanyalarından medet umulduğunu, bu sırada atı alanın Üsküdar’ı çoktan geçtiğine dikkat çekilen bildiride. Faşistlerin olası bir iç savaş için tam teçhizatlı bir biçimde hazırlanıp beklediği ve. ‘uyuyan” hücrelerin birer birer gözlerini açmaya başladığı da ifade edilen bildiride faşizme geçit vermemek için hazırlanmak gerektiği de ifade edildi