Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde görev aldığı dönemde Prof. Dr. Abdulkadir Çüçen tarafından hazırlanan bu çalışmanın giriş açıklamasında şu bilgilere yer veriliyor:
Bu çalışmanın amacı, insan ve doğa ilişkisini hem tarihsel hem de sistematik açıdan ele alarak insanın doğa karşısında, yanında ve birlikte nasıl var olması gerektiğini açıklamaktır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle tarihsel süreçte filozofların doğayı nasıl yorumladıkları üzerinde durulacaktır. İlk Çağ’dan günümüze kadar doğa felsefesi üzerinde açıklamalar yapılarak düşünürlerin doğayı anlama çabaları verilecektir. İkinci olarak çevre, etik ve çevre etiği tanımlanacaktır. Son bölümde ise çağımızın çevre ve doğaya bakışı temelinde “ekolojinin prensipleri, derin ekolojide yaşama ve doğaya saygı etiği” ele alınacaktır.
Felsefe, insan düşüncesinin gelişimi sürecinde ortaya çıkmış bir bilgi türüdür. Felsefî yaklaşımlardan önce insanlar kendilerini, doğayı ve evreni birçok şekilde açıklamışlardır. Önceleri mitolojik bir yaklaşımla varolanı kavramaya çalışırlar. Mitosların verdiği bilgilerle varolanı kavrarken, kendi deneyimlerinden değil de doğa-üstü güçlerin deney ve bilgilerinden yararlanıyorlardı. Buradaki bilgi insana ait değil, mitolojik var-lıkların bilgisiydi. İnsan edilgen olarak kendi kaderinin bu varlıklar tarafından belirlendiğine inanmaktaydı.1 Aklın sorgulayarak elde ettiği sistemli felsefe yaklaşık M.Ö. 6. yüzyılda doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki adalarda başladı. Bu bölgede felsefenin doğabilmesi için her türlü olanak oluşmuştu: Toplumsal düzen, özgürlük, maddi ve kültürel zenginlik. Bundan sonra geriye kalan şey, bireyin merakı idi. Birey verilen ve öğretilenlerin tümünü yeterli görmeyip, varolanların nedenini araştırmaya başladığı anda felsefenin de temeli atılmış oldu.
[button color=”” size=”” type=”outlined” target=”” link=”https://yesilofke.org/wp-content/uploads/2017/02/derinekoloji.pdf”]İNDİRME LİNKİ[/button]