Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    İspanya İç Savaşı’nda Anarşizm ve Ütopya

    8 Haziran 2023

    Sinema dünyasında anarşist bir figür: V FOR VENDETTA

    7 Haziran 2023

    Alexander Berkman: Anarşizm Nedir?

    7 Haziran 2023
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Yeşil ÖfkeYeşil Öfke
    Demo
    • Güncel
    • Ekoloji Gündemi
    • Yazılar
      • Makaleler
      • Seçtiklerimiz
      • Çeviriler
      • İleri Okumalar
    • Yaşam
    • Röportaj
    • Belge ve Raporlar
    • İletişim
    Yeşil ÖfkeYeşil Öfke
    Home»Belge ve Raporlar»ÇMO İstanbul raporu: İnşaat, Yapılaşma ve Ekolojik Yıkım

    ÇMO İstanbul raporu: İnşaat, Yapılaşma ve Ekolojik Yıkım

    Editor9 Temmuz 2019Güncelleme:9 Temmuz 2019
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    TMMOB Çevre Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan 2017 yılına ilişkin İstanbul Çevre Durum Raporu açıklandı. Bu yılki raporda İstanbul’da yaşayan ya da İstanbul’a yolu düşen herkesin ilk fark ettiği İstanbul sorununa dikkat çekilmiş; İnşaat, Yapılaşma ve Ekolojik Yıkım.

    Rapora göre İstanbul, son on yılda önce kültür sanat merkezlerini, sonra yeşil alanlarını, sonra da çok sesliliğini kaybetmiştir ve kentsel dönüşümle birlikte hatırasını yitirmiştir.  Şehir doğal yaşam alanlarının bulunduğu Kuzey’e doğru genişlemiş, yitirilen ormanlar şehri nefessiz bırakmıştır. 

    Her yeni proje şehrimizde yeni bir yerleşim yerini de beraberinde getirmiştir. Özellikle 3. Köprü ve 3. Havalimanı gibi büyük projelerin yapıldığı yerler İstanbul’un su havzalarının da içinde bulunduğu doğal yaşam alanlarıdır.Proje sahalarının ve proje inşaat çalışmalarının bu ekolojik bölgelere vermiş olduğu zarar ortadayken civardaki doğal alanların koruma altına alınmaması söz konusudur.

    İnşaat, Yapılaşma Ve Ekoloji

    İstanbul’da son yıllarda kentin turistik bölgeleri de dahil olmak üzere her yerde bir inşaat furyası var. 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşaatı, metro inşası ve yol yapım çalışmaları, kentsel dönüşüm ve altyapı çalışmaları, ormansızlaştırılan bölgelerde kurulan yeni yerleşim yerleri, kent merkezine yerleştirilen devasa iş merkezleri, gökdelenler, rezidanslar bunlardan başlıcaları. Bu çalışmaların çoğu yanlış uygulama sonucu bir çok çevrebilimle ilgili ve de sosyolojik probleme neden oluyor.

    Kabaca bir inşaatın ne gibi olumsuz etkileri olabileceğine bakacak olursak; gürültü, hava kirliliği, hafriyat problemi, asbest, ormanlık alanlar ve tarım alanlarına etkisi, doğadaki diğer canlılara olumsuz etkisi, su kaynaklarına yakınlığına göre suları kirletme riski, altyapı eksikliğinden kaynaklanabilecek çeşitli problemler sıralanabilir. Bir bölgeye herhangi bir proje yapılacağı zaman proje bazı çevre kriterlerine tabi tutulmalı, denetlenmeli ve bölgedeki etkisi takip edilmelidir. 

    Kişi başına düşen yeşil alan miktarı Avrupa standartlarının çok altında olan İstanbul ne yazık ki mevcut yeşil alanlarını da her geçen gün kaybetmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi verilerine göre İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı %6, yabancı araştırmacıların yaptığı araştırmalara göre ise %2, Ormancılar Derneği’nin söylediği ise %1. Her üç oranda Dünya Sağlık Örgütü’nün minimum olarak kabul ettiği %9 değerinin altında.  Dünyadaki büyük şehirlere baktığımızda ise bu oranların hayli yükseldiğini görüyoruz. Örneğin Londra %33 (2013), Roma %34.8 (2014), Madrid %35 (2014), Viyana %44.5 (2014), Moskova %54 (2013) yeşil alan oranına sahip. 

    Afet Anında İstanbul 

    İstanbul’daki yapılaşma yoğunluğu sadece ekolojik sorunlarına neden olmuyor, ya da sadece insanları rekreasyon alanlarından mahrum bırakmıyor. Bu durum aynı zamanda afet anında insan yaşamını da riske atıyor. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun yapmış olduğu çalışmaya göre İstanbul’da deprem sonrası toplanma alanı olarak belirtilen 470 alanın 300’ü imara açılmış durumda.

    İstanbul sadece deprem riski altında değildir. Yapılan doğal olmayan doğa müdahaleleriyle denize kıyısı olan bir şehir olan İstanbul’un sel, taşkın gibi sorunlarla da karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Suyun doğal akışını değiştiren, kıyı çizgisi sınırını ihlal eden, her türlü yapılaşma İstanbul’u risk altında bırakmaktadır.

    Ulaşım Politikaları Ve Ekoloji

    Kent içi ulaşımda, toplu ulaşımın talebi karşılayamaması sonucu özel araç kullanımı artıyor. Özel araç kullanımı ise şehirlerde hava kirliliği, gürültü, trafik, stres, zaman kaybı gibi problemler yaratıyor. Dünya enerjisinin büyük bir kısmını ulaşım araçları tüketiyor. Bu da sera gazı salınımını artırıyor. Bilindiği gibi sera gazları küresel iklim değişikliğinin de temel nedeni.

    Nüfus, Göç Ve Ekoloji

    Türkiye nüfusunun %18.5’inin ikamet ettiği İstanbul, 14 milyon 804 bin 116 kişi ile Türkiye’nin en çok nüfusa sahip ili. İstanbul’a 2016 yılında 369 bin 582 kişi göç ederken, 440 bin 889 kişi ise İstanbul’dan göç etti. Göç olgusu birçok açıdan, çevresel sonuçlar da dahil olmak üzere, sonuçlar doğuruyor. 

    İstanbul çarpık kentleşmenin görünür bir şekilde yaşandığı şehirlerin başında geliyor. Çarpık kentleşmenin beraberinde getirdiği en büyük sorun ise altyapı sorunudur. Çevre sağlığı için çarpık kentleşmeye müsaade edilmemeli, imar planı yapılmayan yerler yerleşime açılmamalı, cadde ve sokaklar yeterli genişlikte olmalı, yerleşime açılacak yerlerin mutlaka altyapı sistemi sağlanmalıdır. 

    Öneriler

    • İstanbul için nüfus planlaması yapılmalı, farklı şehirlerde cazibe merkezleri yaratılarak, şehirlerin ekonomik, toplumsal ve kültürel dengesi sağlanmalı, tersine göç hareketi teşvik edilmelidir.
    • İstanbul’un silueti bozulmamalıdır. Boğaz hattına yapılan yapılar, kentin tarihi dokusuna zarar vermektedir. Bina yükseklikleri sınırlandırılmalıdır.
    • Marmara’ya akan atık suların arıtımı yapılmalı, deniz trafiğinden kaynaklanan kirlilik önlenmeli, halk konuyla ilgili bilinçlendirilmeli, Marmara’ya verilecek her zararın cezai yaptırımı olmalıdır.
    • Marmara Denizi’nin doğal dengesinde bozulmalara neden olacak Kanal İstanbul projesi rafa kaldırılmalıdır.
    • Köprü’nün ve bağlantı yollarının civarında bulunan doğal alanlar, ormanlık alanlar korumaya alınmalı, buralarda herhangi bir yapılaşmaya izin verilmemelidir.
    • Toplu taşıma özendirilmelidir
    • Su havzaları korumaya alınmalı, havza iyileştirilmesi yapılmalı, su havzalarına zarar verecek her türlü proje peşinen iptal edilmelidir.
    • Kentin yeşil alanları ve kamusal alanları yok edilip yeni alanlar yaratabilmek için Deniz Dolgusu yapılmamalıdır.
    • Kuzey Ormanları koruma altına alınmalı, orman ekosistemini etkileyecek her türlü projeden vazgeçilmelidir.
    • Şehrin altyapı sistemleri yeterli hale getirilmeden bölgeler yapılaşmaya açılmamalıdır. Atık Yönetimi planları yapılarak geri dönüşüm, geri kazanım, yeniden kullanım gibi ihtimaller topluma anlatılmalıdır.
    • Enerji verimliliği çalışmaları yapılmalı, dünyayı daha fazla ısıtacak ve daha fazla enerji ihtiyacı oluşturacak her türlü israftan kaçınılmalıdır.

    Kaynak: cmo.org.tr

    ÇMO istanbul
    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email
    Önceki Yazıİrlanda iklim krizi için acil durum ilan etti
    Sonraki Yazı 12 Temmuz’da İBB önünde faytonlar için basın açıklaması

    Related Posts

    Amazonları yok eden şirketleri teşvik eden Avrupalı ve ABD’li müşterileri

    28 Ağustos 2019

    TMMOB Aydında JES’leri inceledi: ‘Yeni JES ihaleleri derhal iptal edilmeli’

    14 Ağustos 2019

    3 termik santralin bedeli: 45 binin üzerinde erken ölüm, 360 milyon ton karbondioksit!

    26 Temmuz 2019
    Yazılar
    Deniz Şener

    Yaşamımızın efendisi olma düşlerinin sonu

    Güray Tezcan

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    Yeşil Öfke

    Her devlet bir kilisedir

    Dilaver Demirağ

    Yeşil Mide Bulandırdığında (1)

    Fatoş Osmanağaoğlu

    Yeşil Yeni Anlaşma vs. İlerici Enternasyonal

    Çeviriler
    Editor

    İspanya İç Savaşı’nda Anarşizm ve Ütopya

    8 Haziran 2023
    Editor

    İlhaklara ve Emperyal Saldırganlığa Karşı

    28 Şubat 2022
    Dilaver Demirağ

    MİKROPLAR, HAYVANLAR VE BİZ

    24 Temmuz 2020
    Deniz Şener

    Filleri de ‘mülteci’ olarak görebilir miyiz?

    9 Mart 2020
    Editor

    Ahlaki Şizofrenimizin Nedeni: Mal Olarak Hayvanlar

    4 Temmuz 2019
    Biz kimiz
    Biz kimiz

    Özgür bir yaşam için insan merkezli yaklaşımları terk edip gezegeni paylaştığımız tüm canlılarla eşitlikçi, dayanışmacı bir ilişki kurmayı hedef alıyor, özgürleşmeyi ve özgürleştirmeyi savunuyoruz. Canlılara yönelik her türlü zulmü reddetiyoruz!

    Facebook Twitter WhatsApp
    Yaşam

    Sinema dünyasında anarşist bir figür: V FOR VENDETTA

    7 Haziran 2023

    Bir Komün Deneyimi: Longo Maï

    5 Haziran 2023

    Doğanın Detaylarını Görmek

    17 Kasım 2020
    Çok Okunanlar

    İlk defa görüntülenen kabile katledildi!

    25 Ekim 201726.126

    Veganların tüketim kültürü ile imtihanı

    25 Ekim 20218.561

    Ve Burdur Gölü öldü

    5 Temmuz 20198.510
    © 2023 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.
    • Nasıl Görüyoruz?
    • Ne istiyoruz?
    • Bize katılın
    • Yaz Çiz Çevir
    • İletişim

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

    Go to mobile version